• BIST 100

    11007,37%0,81
  • DOLAR

    42,52% 0,07
  • EURO

    49,55% -0,06
  • GRAM ALTIN

    5743,85% -0,15
  • Ç. ALTIN

    9322,75% 0,27

SOSYOLOJİ TEMELLİ SİYASET

SAĞ VE SOL SİYASET

EĞİTİM 9.06.2024 06:08:20 0
SOSYOLOJİ TEMELLİ SİYASET

Türkiye’de sağ ve sol siyaset üzerine yapılan değerlendirmelere bakıldığında pek çok parametrenin dışarıda bırakıldığı gözlemlenmektedir. Türkiye’nin siyasi yelpazesini sağ ve sol kavramlarıyla ele almak ve tanımlamak çoğunlukla eksik ve yanıltıcı sonuçlara götürmektedir. Çünkü sağ ve sol ayrımları Türkiye siyasetinin kendi dinamikleri ile oluşmuş tanımlamalar değildir. Son iki yüz yılda yaşadığımız siyasi süreçlerin ve kavramsallaştırmaların batıdaki gelişmelerden bağımsız değerlendirilemeyeceğini düşünüyorum. Kanaatimce Türkiye’deki siyasi yaklaşımları sol siyaset parantezine alarak yapılan analizler yerine bütün siyasi akımları birlikte değerlendiren perspektiflere ihtiyaç vardır. Siyasi akımların ve fikirlerin sosyolojik ve tarihsel temellere dayanan bir gerçekliği yoksa başarılı olma şanslarının da olmadığına inanırım. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin siyaset tarihinde gerçek bir sosyal tabana sahip olan ve bu tabanın talep ve ihtiyaçlarına cevap verebilen “sosyoloji temelli siyaset” paradigmasının çok partili sisteme geçtiğimizden bu yana başarılı örneklerinden bahsedebiliriz.  
Türkiye toplumu; kültürü, geleneği, tarihsel gerçekliği ve toplumsal yapısıyla batı toplumlarından çok farklıdır. Türkiye toplumunda sınıfsal bir yapı ve mücadele yoktur. Kilise ve ruhban sınıfı gibi siyasetin bir parçası olan dinî bir yapı da yoktur. Sanayi toplumu olmadığı için bir işçi-emekçi sınıfından da bahsedilemez. Sol çevrelerin etkisiyle bazılarının iddia ettiği gibi kırsalda feodal yapılanma da söz konusu değildir. Bazı bölgelerimizdeki aşiret yapılanmalarında toprak sahibi asillerin köylüleri çalıştırdığı bir sistem de bizde yoktur. Aşiretler, aralarında kan bağı olan geniş aile topluluklarıdır. Hiçbir zaman bağımsız ve yerel siyasi otorite olamayan aşiretler, aile büyüklerinin bilirkişi sıfatıyla öne çıktığı ve aile mensuplarına göz kulak olduğu kültürel yapılardır. Bu yüzden sınıf çatışması, emekçipatron, feodalite gibi kavramlarla siyasi söylem geliştiren Marksist teoriler, Türkiye sosyolojisinde sosyal-toplumsal bir karşılık bulamamış, daha çok “aydınlanmacı bir fikir hareketi” ve bir “kadro hareketi” olarak kalmışlardır. 
Türkiye’de kendisini sol olarak tanımlayan bir sosyolojik tabanın varlığı inkâr edilemez. Ancak bu sosyolojinin tarihsel dayanağı iki yüz yıllık batıcılık siyasetidir. Solculuğu bir üst kimlik olarak gören bu sosyolojik tabanın alt katmanlarına inildiğinde kendini sosyal demokrat, Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi ve çok az da olsa farklı sol ideolojilerle tanımlayan marjinal gruplar karşımıza çıkmaktadır. Belki de Türkiye’ye mahsus garip tecellilerden biri olarak bu sosyolojik tabanın önemli bir kısmı, ilginç bir şekilde Türkiye’de sosyo-ekonomik piramidin en üst katmanlarında yer alır. Bu çevreler, iyi eğitimli ve yüksek gelir grubuna dâhildir. Kendilerini cumhuriyet döneminin elitleri olarak görürler. Cumhuriyet kazanımlarından, laiklikten ve geriye gidişten endişelidirler. Aralarında derin farklılıklar olsa da sağ sosyolojik tabandan destek alan iktidarlara karşı, salt karşıtlık motivasyonuyla merkez sol siyaseti desteklerler. Bu kesimlerin önceliği, imtiyazlarını kaybetme korkusu olduğu için iktidar merkezini elde tutmak adına daima vesayet sistemini desteklemişler; inkâr, asimilasyon ve ayrımcılık politikalarına arka çıkmışlar, darbe ve müdahaleleri normal görmüşlerdir. Türkiye’nin sosyolojik gerçekliğinde azınlıkta bir zümre olduklarını bildiklerinden dolayı iktidar olabilmek ve iktidarda kalabilmek adına küçük grupların devrimci halk savaşı hazırlıklarını ve silahlı yapılanmalarını da mazur görmüşlerdir.  
Türkiye’deki sol siyaset müntesipleri, kültürel anlamda batı ile tam entegrasyonu savunurlar. Kendi kültürlerine aidiyetleri çok zayıftır. Tarih onlar için cumhuriyet tarihi ile başlar. Kendilerini yaşadıkları coğrafyaya ait hissetmezler. Büyük bölümü Müslümanlığa bir kimlik olarak bağlılık duysa da dinin kurallarının yaşama müdahale etmesini kabul etmezler. Az bir kısmının dinî inancı yoktur. Çoğunlukla batı hayranıdırlar. Anadolu kültürünü, geri-arkaik bir kültür olarak görürler. Azımsanmayacak bir kısmı da Müslümanlığın, geri kalma sebebi olduğuna inanır. 
Kendisini sağ olarak tanımlayan sosyolojik tabana gelince, bu kesim Türkiye’nin çoğunlukta olan sosyolojik unsurlarıdır. Genel özellikleri itibarıyla dindar, muhafazakâr, milliyetçi ve İslamcı olarak tanımlanırlar. Çoğunluk olmalarına rağmen cumhuriyetin ilk dönemlerinde siyasetin merkezinde yer alamamışlardır. Ülkenin sosyo-ekonomik hiyerarşisinde alt katmandadırlar. Çok partili sisteme geçtikten sonra siyaset sahnesinde kısmen yer bulabilmişlerdir. Bu çevreler sosyal alanlarda olduğu gibi siyasette de lider odaklı bir bakış açısına sahiptir. Kendilerini anlayan, taleplerini politikaya çevirebilen, verdikleri yetkiyi cesaretle kullanabilen ve dik durabilen liderlere destek verirler. Bu sosyolojinin ilk lideri, Sayın Adnan Menderes’tir. 1960 Darbesi’nden sonra Sayın Süleyman Demirel’in ilk dönemine destek vermişler fakat Demirel’de aradıklarını bulamayınca desteklerini geri çekmişlerdir. 12 Eylül darbecilerine karşı Sayın Turgut Özal’ı tercih etmişler, 28 Şubat darbecilerine karşı da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemişlerdir. 
Bu sosyolojik tabanın genel özellikleri arasında ilk göze çarpan husus kendi kültürlerine aidiyet duymaları ve bu yöndeki politikaları desteklemeleridir. Türk milletinin tarihsel derinliğine sahip çıkmanın yanında yaşadıkları coğrafyaya çok kıymet verirler. Türkiye’nin “dünyada adalet ve hakkaniyeti sağlama” gibi bir misyonu olduğuna inanırlar. Siyaseti sadece ideolojiye indirgemezler. Kuşatıcı merkez siyasete destek verirler. Dindardırlar ama dinin siyasete alet edilmesinden hoşlanmazlar. Yöneticilerden dine ve dindarlara saygı beklerler. Ayrımcılık politikalarını desteklemezler. Atatürk’ü kurucu lider olarak görür, saygı gösterilmesini bekler fakat Atatürkçülük yapılmasından hoşlanmazlar. Aslında laiklikle de sorunları yoktur. Laiklik adı altında dine ve dindarlara baskı yapılmasını kabul etmezler. Cumhuriyetle hiçbir zaman sorunları olmamıştır ama cumhuriyetçilik adına atanmışların, seçilmişler üzerinde vesayet kurmasını kabul etmezler.  
Türkiye’deki siyaset sahnesinde sağ sosyolojik taban olarak bilinen çevrelerde muhafazakârlık; geleneğin, örfün ve kültürün korunmasında devreye giren bir muhafazakârlıktır. Yoksa siyasi olarak bu çevreler değişimci ve ilerlemecidir. Türk siyasi tarihine bakıldığında açık ve net bir şekilde görülür ki bu muhafazakâr denilen çevreler bütün siyasi demokratik reformlara destek vermişler hatta iktidarda oldukları dönemlerde demokratik reformlara öncülük yapmışlardır. Bu çevrelerin milliyetçiliği de kuşatıcı ve kapsayıcı bir “Türklük” ve “Türk milleti” anlayışıdır. Türklüğü ırkçılık ve ayrımcılık penceresinden görmezler. İnkâr ve asimilasyon politikalarına karşıdırlar. Yabancı düşmanlığı yapılmasını onaylamazlar.  
Türkiye’de sağ siyaset tabanında ana damar, dindar cami cemaatidir. Cumhuriyetin ilk yıllarında maalesef dinî eğitim imkânı olmamış; dindarlık, gelenekler ve örf üzerinden kendi varlığını devam ettirmiştir. Bugün de dindarlık, Diyanet temelli bir bakış açısıyla ve devletin sistem içerisinde yer verdiği İlahiyat Fakülteleri ve İmam Hatip Liseleri üzerinden kendisini ifade etmektedir. Bazı çevreler ısrarla dindarlığı, cemaatler ve tarikatlar üzerinden görmek istese de aslında cemaatlerin ve tarikatların toplumsal karşılığı çok da güçlü değildir. İslamcılığa gelince; Türkiye’de siyasal İslamcılık 70’li yıllardan sonra ortaya çıkmış ve toplumsal zeminde geniş etki alanları oluşturamamıştır. Sol fikir ve akımlar gibi siyasal İslamcılar da çoğunlukla kadro hareketi olarak kalmıştır. Siyasal İslamcı hareketler içinde yöntem olarak en dikkat çekici olanı Millî Görüş hareketidir. Demokratik meşruiyet zemininde sandık yoluyla iktidara taliptir. Soğuk savaş şartlarında geliştiği için batıyla işbirliği yaparak, liberal politikaları destekleyerek, dinî inanç ve fikir hürriyetinin sağlanabileceğine inanmış bir harekettir. Merkez sağ siyaset tabanından konjonktürel olarak destek bulsa da gerçekte Millî Görüş hareketi de bir kadro hareketidir. Sağ siyaset tabanı hiçbir zaman merkez siyaseti temsil eden lider ve organizasyonlara ideolojik gömlek giydirilmesini tasvip etmemiştir.  
Sağ ve sol siyasetin Türkiye tarihinin son dönemlerindeki görünümüne geldiğimizde şunları söyleyebiliriz: 2017 referandumuyla kabul edilen değişiklikte yasama, yargı ve yürütme kapsamlı biçimde değiştirilmiştir. Artık bürokratik vesayete dönüşün mümkün olamayacağı biçimde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ve 50+1 sistemine geçilmiştir. Devlet, kendisini millete emanet etmiştir. Yine bu süreçte Sayın Erdoğan’ın söylemlerinde sloganlaşan “Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet” anlayışıyla millî devlet doktrini ilan edilmiştir. Arkasından Cumhur İttifakı doğmuştur. Bu gelişmeleri gerek sol siyaset gerekse sağ siyaset elitleri doğru analiz etmedikçe başarılı olmaları mümkün görünmemektedir. Sağ siyasete yön verenlerin özellikle Sayın Erdoğan’ın bu duruşunu anlamadan ve Erdoğan perspektifine katılmadan ayakta kalmaları zor görünmektedir. Sağ siyaset tabanını yönetenlerin en başta yapması gereken şey,  Türkiye sosyolojisindeki ve sağ siyaset tabanındaki değişim süreçlerini ve değişim dinamiklerini doğru bir değerlendirmeye tabi tutmaktır.  
ŞEHİRLEŞME, SANAYİLEŞME, KÜRESELLEŞME 
Türkiye’de yaşanan sosyolojik değişimlerde üç konunun belirleyici olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birincisi kırsaldan kentlere doğru yaşanan göçlerdir. 1950’lerden itibaren ve özellikle 1960’lardan sonra Türkiye’de kırsaldan kentlere doğru büyük bir göç dalgası başlamıştır. Geçmişte Türkiye nüfusunun %80’i kırsalda yaşarken 2000’li yıllardan itibaren artan kentleşmeyle birlikte bu oran tersine dönmüş ve nüfusun neredeyse %80’i kentlerde yaşamaya başlamıştır. 
Türkiye’nin sosyolojik yapısını derinden etkileyen ikinci unsur, sosyo-ekonomik anlamda toplum yapımızın değişmesidir. 1980 sonrasında liberal ekonomi politikalarıyla dünyaya açılma sürecine giren Türkiye’de, artan sanayileşmeyle birlikte yeni bir toplumsal yapı ortaya çıkmıştır. Türkiye artık tarım toplumu olmaktan ziyade bir sanayi toplumu hâline gelmiş ve bir orta gelir sınıfı oluşmuştur. 
Türkiye’deki sosyolojik siyaset tabanlarını etkileyen üçüncü unsur ise küreselleşme ve internet devrimiyle gelen değişimlerdir. Küreselleşme ve dijitalleşmeyle beraber gelen popüler kültür, bir yandan özellikle dinî ve millî kültürün mevzi kaybetmesine sebep olurken diğer taraftan toplumsal bağları ve aidiyet duygularını zayıflatmaktadır. Yeni nesillerde popüler kültür yaygınlaştıkça yerel kültür arka plana itilmekte, dinî ve millî aidiyetler önemsizleşmektedir. 1950’lerden itibaren oran olarak %65-70’lerde olan sağ siyaset tabanında yukarıdaki değişimlerin ciddi etkileri olmuştur. Özellikle gençlerde sağ siyaset tabanındaki karakteristik özellikler yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştır. 
İYİ YÖNETİLEMEYEN ÜÇ SÜREÇ 
Şehirleşme Süreci: Sağ siyaset tabanında yukarıda bahsi geçen değişim dinamiklerinden özellikle kentleşme sürecinin iyi yönetilemediği ortadadır. Kadim medeniyetimizde şehir kurmanın en güzel örneklerini veren bizler, kültürel kimliğimize uygun bir şekilde yeni şehirler kuramadık ve bu süreci kendimize göre yönetemedik. Halktan kopuk imar düzeniyle, site tarzı yapılanma ve rezidanslarla mahalle kültürü yok oldu.  
Kültür Politikaları: Kültür politikalarında istenilen adımlar atılamadı. İktidarlardan bağımsız millî kültür politikaları geliştirilemedi. Özellikle popüler kültürün gençlerimizi kuşatan olumsuz etkileri karşısında gerekli düzenlemeler yapılamadı.  
Millî Eğitim Politikaları: Türkiye’nin millî kültür politikaları yanında en çok önem vermesi gereken husus millî eğitim politikalarıdır. Ancak kabul edilmesi gereken bir hakikat net bir şekilde karşımızda durmaktadır: kültür ve eğitim politikalarında maalesef başarılı olunamamıştır. Genç nesillerde hayal kırıklığı oluşmuştur. Oysa ülke olarak genç bir nüfusumuz vardır ve neredeyse her yaş kuşağında 1 milyonluk bir nüfusa sahibiz.  
BUNDAN SONRA SİYASET YAPARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR? 
Öncelikle sorunlara sebep olan durumlar hakkında sağlam temellere dayanan analizler yapılmalıdır. Yaşanan sıkıntıların temelinde küresel politikalarla millî devlet politikaları arasındaki gerilim yatmaktadır. Dindarlık hassasiyetleri, ailenin muhafazası, sokak köpekleri, geçim sıkıntısı gibi konularda siyasetçiler sosyolojik tabanlarından gelen talepleri dikkate almak zorundadır. Sağ siyaset tabanının beklentilerini karşılamak yerine sol siyaset tabanına ve küresel taleplere şirin görünme doğrultusunda atılan adımlar ters tepmektedir. Sağ siyaseti yönetme pozisyonunda olan siyasilerde gözlemlenen ve özellikle dindar, muhafazakâr çevrelerin yaşam tarzına aykırı görüntülerle kendini gösteren yönelimler, doğal olarak sağ siyaset tabanında tepkilere neden olmaktadır. Bağımsızlık perspektifi ve millî devlet doktrini doğrultusunda bir siyaset yaklaşımı öne çıkarılmalıdır. Çıkar esaslı ve pozisyon öncelikli siyaset anlayışı terk edilmeli; bağımsızlık vurgusunu öne çıkaran ve bu alanda Türkiye siyaset tarihinin en başarılı örneklerini sergileyen Sayın Cumhurbaşkanımızın etrafında kenetlenilmeli, çerçevesini onun belirlediği ülke esaslı millî politikalara dönülmelidir. 
Şehirleşme, sanayileşme ve küreselleşme süreçleri sonunda Türkiye’de artık aidiyetler ve genel anlamda sosyoloji değişmiştir. Geçmişte %70’e %30 gibi tezahür eden sağ ve sol siyaset tabanlarındaki oran, yaşanan değişimler neticesinde  %55’e %45 gibi bir orana gelmiştir. Dolayısıyla sağ siyaset tabanına yaslanan siyasetçilerin bu değişimleri dikkate alması ve politikalarını bu sosyolojik gerçekliğe göre yeniden yapılandırması gerekmektedir.  
Sol siyaset açısından da Türkiye’nin sosyolojik yapısını dikkate alarak siyaset geliştirebilmek pozitif neticeler verebilir. Özellikle son on yıldır somut şekilde ortaya koyulan milli devlet, bağımsızlık ideali, çok boyutlu dış siyaset ve ülke esaslı politikalar sol siyaseti başarıya götürebilir. 

Ayhan OĞAN / Cumhurbaşkanı Danışmanı

Haber Kaynak : yerelhaberim

Polisten Kaçamayacağını Anlayınca İntihara Kalkıştı

Niğtaş Hakkındaki Çevre İddiaları Bilimsel Analizlerle Geçersiz Kaldı

Çetiner’den ALTİD Başkanı Cem Özcan’a Ziyaret

Asansör Güvenliğinde Yeni Dönem: Mehmet Demir Uyarıyor

Akran Nezaketi ile saygı, anlayış, empati ve sağlıklı iletişimi

Tır Şoförleri Vizesiz Geçiş Talep Ediyor

Balıkesir YRP’de Çirkin Paylaşım Krizi Büyüyor

İzmir’de 65 Hafız İçin Muhteşem İcazet Merasimi Yapıldı

Balıkçı Kenan’dan Özel Çocuklara Anlamlı Misafirlik

Manisa Vakfı Engelliler İçin Anlamlı Program Düzenledi

Serhat Su Fabrikası İçin Kars’ta Sahiplenme Çağrısı

Bursa’da Şeb-i Arûs Programı Gazze Temasıyla Düzenleniyor

Ahmet Bereket’ten Barzani’nin Silahlı Korumalarına Sert Tepki

Trakya Üniversitesi Personeli Avukat 2. Kattan Düşerek Hayatını Kaybetti

Özel Çocuklar Türkiye Deniz Canlıları Müzesi’nde Unutulmaz Bir Gün Geçirdi

Dikkat Asılsız İddialara İtibar Etmeyin...

Alanya Servis Esnafları Kooperatifi’nden İki Öğrenciye Burs Desteği

Özgür Özel’in Antalya Listesinde Öne Çıkan Üç İsim

Şehit Evine Duygusal Ziyaret…

Can’dan 3 Aralık Dünya Engelliler Günü Mesajı

Ahmet Minguzzi’nin Adı Nevşehir’de Yaşatılıyor

“Dadaşlar Rüzgârı İzmir’de Esti: Festival Sona Erdi”

Bahçekent’in Yeni Lezzet Durağı Mehmet Chef Açıldı

“Türkiye Yeşeriyor Gazze Güçleniyor” Projesiyle Anlamlı Fidan Dikimi

Anadolu’nun Gönüllü Ormancısı: Abdullah Karataş’ın Hikâyesi

Köyde Okuma Etkinlikleri Karayakup’ta Yoğun İlgi Gördü

Gazeteciliğin Sırrı Açıklandı: Bir Günde Olunmuyor

Ertan, Güven Tazeledi…

Tevhid Bağlamında Logoterapi Trabzon Kitap Fuarında İlgi Gördü

İzmir’de “Okuma ve Yazmanın Önemi” Söyleşisi Düzenlendi

Yükleniyor

Polisten Kaçamayacağını Anlayınca İntihara Kalkıştı

Niğtaş Hakkındaki Çevre İddiaları Bilimsel Analizlerle Geçersiz Kaldı

Çetiner’den ALTİD Başkanı Cem Özcan’a Ziyaret

Tır Şoförleri Vizesiz Geçiş Talep Ediyor

İzmir’de 65 Hafız İçin Muhteşem İcazet Merasimi Yapıldı

Balıkçı Kenan’dan Özel Çocuklara Anlamlı Misafirlik

Serhat Su Fabrikası İçin Kars’ta Sahiplenme Çağrısı

Bursa’da Şeb-i Arûs Programı Gazze Temasıyla Düzenleniyor

Ahmet Bereket’ten Barzani’nin Silahlı Korumalarına Sert Tepki

Trakya Üniversitesi Personeli Avukat 2. Kattan Düşerek Hayatını Kaybetti

Balıkesir YRP’de Çirkin Paylaşım Krizi Büyüyor

Tarık Barka’ya Büyük Sevgi: Başakşehir Ayakta

Demokrat Parti Esenyurt Kongresi: Ercan Karakurt Seçildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan CHP'li belediyelere vergi tepkisi...

Ağıralioğlu; Yapılanı Yok Saymayız, Yapılmayanı Tamamlamaya Geliyoruz ( GÜRÜNTÜLÜ HABER )

Atatürk’ün Selanik’teki Evi yenilenen yüzüyle ziyarete açıldı

Ahmet Bereket’ten Çağrı: Türk Dünyası Bakanlığı

“Demokrat Parti Bahçelievler Kongresi’nde Üçlü Mesaj”

Engin Urgancı: “Cumhuriyet, Milletimizin Onur ve İnançla Yoğrulmuş Destanıdır”

Ayşegül Tuncer’e Demokrat Parti’den Önemli Görev

Manisa Vakfı Engelliler İçin Anlamlı Program Düzenledi

Bahçekent’in Yeni Lezzet Durağı Mehmet Chef Açıldı

Anadolu’nun Gönüllü Ormancısı: Abdullah Karataş’ın Hikâyesi

Bahçekent’te Sevilen Çiğ Köfte Noktası: Komagene

Bahçekent’te Uygun Fiyatlı Boya ve Tadilat Hizmeti

Bahçeşehir’in Güzellik Durağı: Neslihan Acar Beauty

Bahçekent’in Yeni Tatlı Adresi: Vanilla Patisserie

Balıkçı Kenan, Gazetecileri Cumhuriyet Bayramı Öncesinde Ağırladı

Gençler İçin 3 Hayat Kurtaran Bilinç Kuralı

Yeni Evlenenlerin Mutlaka Bilmesi Gereken 3 Bilinç Kuralı

Akran Nezaketi ile saygı, anlayış, empati ve sağlıklı iletişimi

Özel Çocuklar Türkiye Deniz Canlıları Müzesi’nde Unutulmaz Bir Gün Geçirdi

Şehit Evine Duygusal Ziyaret…

“Türkiye Yeşeriyor Gazze Güçleniyor” Projesiyle Anlamlı Fidan Dikimi

Köyde Okuma Etkinlikleri Karayakup’ta Yoğun İlgi Gördü

Ertan, Güven Tazeledi…

İzmir’de “Okuma ve Yazmanın Önemi” Söyleşisi Düzenlendi

“Bilim İnsanları: ‘Kâinatta Tesadüfe Yer Yok’”

Tam Gün Eğitim, Maarif Modeliyle Güçlenen Okul

Postacı: Eğitim Meşalesi Öğretmenlerin Elinde Yükselecek

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 15 11 1 3 21 36
2.TRABZONSPOR A.Ş. 15 10 1 4 14 34
3.FENERBAHÇE A.Ş. 15 9 0 6 18 33
4.GÖZTEPE A.Ş. 15 7 3 5 9 26
5.SAMSUNSPOR A.Ş. 15 6 2 7 6 25
6.BEŞİKTAŞ A.Ş. 14 7 4 3 7 24
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 14 6 4 4 -1 22
8.KOCAELİSPOR 15 5 6 4 -3 19
9.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 15 4 6 5 3 17
10.CORENDON ALANYASPOR 14 3 4 7 -1 16
11.TÜMOSAN KONYASPOR 15 4 7 4 -4 16
12.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 15 3 6 6 -6 15
13.GENÇLERBİRLİĞİ 15 4 9 2 -4 14
14.KASIMPAŞA A.Ş. 15 3 7 5 -7 14
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 14 4 8 2 -11 14
16.İKAS EYÜPSPOR 15 3 8 4 -8 13
17.ZECORNER KAYSERİSPOR 15 2 6 7 -17 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 15 2 11 2 -16 8