Ortadoğu’da tansiyon bir kez daha yükseliyor. İsrail'in, İran’ın askeri altyapısına yönelik gerçekleştirdiği son saldırılar, bölgede yeni bir savaşın fitilini ateşlemiş durumda. İran’ın misilleme sinyalleri, çatışmanın bölgesel sınırları aşabileceğine işaret ediyor. Peki, bu gerilim küresel bir savaşa dönüşür mü? ABD sürece doğrudan dahil olur mu? Türkiye bu denklemin neresinde duruyor?
Son haftalarda İsrail'in, İran destekli milis hedeflerine yönelik saldırılarını artırması, Tahran yönetiminden ciddi tepkiler aldı. İran Savunma Bakanlığı, İsrail’in Suriye ve Irak üzerinden yürüttüğü saldırılara karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu açıklarken, bölgede karşılıklı tehdit dili hâkim.
Uzmanlara göre, İsrail’in bu saldırılardaki amacı sadece İran’ın askeri altyapısını zayıflatmak değil, aynı zamanda ABD’nin dikkatini yeniden Ortadoğu’ya çekmek. Zira Tel Aviv, Washington’un Çin ve Rusya’ya yönelen ilgisinden rahatsız.
ABD, şu ana kadar çatışmaya doğrudan müdahil olmasa da bölgede askeri yığınağını artırıyor. Pentagon kaynaklarına göre Körfez’deki üslerde alarm seviyesi yükseltilmiş durumda. Bununla birlikte Beyaz Saray, doğrudan askeri müdahaleden kaçınma eğiliminde.
Strateji uzmanı Dr. Levent Korkmaz’a göre:
“ABD, İran'la doğrudan savaşa girmektense vekalet savaşlarını desteklemeyi tercih ediyor. Ancak İsrail’in güvenliği ciddi tehdit altına girerse ABD sahaya inebilir.”
Türkiye ise gelişmeleri büyük bir dikkatle takip ediyor. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Türkiye bölgesel barışı korumak için diplomatik kanalları açık tutma niyetinde. Ancak olası bir geniş çaplı savaşa karşı güvenlik birimleri teyakkuzda.
Ankara, hem İsrail’le hem İran’la çeşitli diplomatik geçmişe sahip. Bu nedenle Türkiye'nin izleyeceği tarafsızlık ve arabuluculuk politikası, bölgede önemli bir denge unsuru olabilir.
Jeopolitik analizlere göre, İsrail ve İran arasında çıkacak bir savaş sadece bu iki ülkeyi değil, tüm Ortadoğu’yu ve dolayısıyla dünya ekonomisini etkileyecek. Petrol fiyatları anında tırmanabilir, küresel tedarik zincirleri aksayabilir, göç dalgaları Avrupa kapılarına dayanabilir.
Ortadoğu uzmanı Prof. Dr. Berrin Öztürk şu ifadeleri kullandı:
“Bu savaş, sadece toprağın değil; enerji, nüfuz ve inançların da savaşı olur. Türkiye, bu denklemde kilit ülke.”
İsrail-İran geriliminin geleceği büyük oranda ABD’nin tavrına ve Türkiye’nin arabuluculuk kapasitesine bağlı. Küresel dengelerin her geçen gün kırılganlaştığı bu dönemde, her bir diplomatik adım ve askeri hamle dünya gündemini belirlemeye devam edecek.